Bilgi ve hikmet - rahle.org

Bilgi ve hikmet - rahle.org

Bilgi ve hikmet


Facebookta Paylaş
Tweetle

 

Orhan ÇOLAK

Bilgi ve hikmet deyince evvela, çokça bilinen bir hiyerarşi kişinin zihnine geliyor. Elde edilen şeyin elde ediliş biçimi ve değeri açısında bu tür bir hiyerarşik şema tahayyül edilmiş ve genel geçer kabul görmüştür.

Kurulan hiyerarşi şöyle:

veri (data) >enformasyon/malûmat (information) >açık bilgi (codified knowledge) >örtük bilgi (tacit knowledge) >akıl/bilgelik/hikmet (wisdom)

Bu hiyerarşide veri; ham (işlenmemiş) gerçek enformasyon parçacığına verilen addır.

Veriler ölçümsayımdeneygözlem ya da araştırma yolu ile elde edilmektedir. Ölçüm ya da sayım yolu ile toplanan ve sayısal bir değer bildiren veriler nicel veriler, sayısal bir değer bildirmeyen veriler de nitel veriler olarak adlandırılmaktadır. Her sembolik gösterim gibi, veri de belirli bir nesne, birey ya da olguya ilişkin bir soyutlamadır.

Ancak enformasyon ve bilginin soyutluk düzeyleri ile karşılaştırıldığında, verilerin soyutluk düzeyi daha düşüktür. Bir verinin tek başına bir anlamı ve işlevi bulunmamaktadır. Veriler toplandıktan sonra gruplanarak, sıralanarak ve özetlenerek, elle ya da bilgisayarla işlenip enformasyona dönüştürüldüklerinde anlam kazanmakta; ait oldukları bağlamı açıklama gücüne kavuşmaktadır. Problem çözme ya da karar verme gibi bir amaca hizmet edebilecek duruma gelmektedir.

Şemadaki ikinci basamak olan enformasyon (malumat) en genel anlamda belirli ve görece dar kapsamlı bir konuya (bağlama) ilişkin, derlenmiş bilgi parçasıdır. Belirli bir konuda zamanla biriken enformasyon, ayıklanıp sınıflandıktan ve düzenlendikten sonra, genelliği ölçüsünde bilgiye dönüşmektedir. Enformasyon özel bir konunun anlaşılmasına ya da özel bir problemin çözümüne hizmet ederken, bilgi görece daha genel bir konunun anlaşılması veya belirli türden problemlerin tümünün çözülmesi için kullanılmaktadır.

Bilgi (knowledge), değer kazanmış enformasyondur ve enformasyonun amaca yönelik olarak bir araya getirilmesidir. Bu hiyerarşik şema bağlamında ele alınan bilgi mefhumu, düşünce tarihinde hemen hemen tüm düşünürlerin ele aldığı temel bir mesele olmuş ve farklı şekillerde açıklanmış ve sınıflandırılmıştır (genel bir özet için bkz. Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü bilgi maddesi)

Enformasyon toplumu ya da bilgi toplumu diye ifade edilen kavram da açıkladığımız şema içinde daha anlaşılır oluyor. Enformasyon toplumu; bilginin en temel ürün, en değerli kaynak olduğu, iş gücünün önemli bir bölümünün enformasyon endüstrisinde çalışanlardan meydana geldiği toplum modeli olarak tarifleniyor (Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü). Yine çağımızı bilgi çağı diye adlandıranlar, bununla, kitle iletişim araçlarının geliştiğini, yaygınlaştığını, bunun sonucu olarak da, gittikçe daha çok sayıda insanın daha çok şeyden haberdar olduğunu söylemek istiyorlar. Ne var ki, biraz düşününce, bir şeylerden haberdar olmakla, bir şeyleri bilmenin aynı şey olmadığını kolaylıkla anlayabiliriz. (Nabi Avcı)

Haberdar olduğumuz şeylerin sayısal olarak artması ile hikmete, irfani bilgiye olan ihtiyaç hissiyatının artması arasında bir ilişki bulunduğunu ön süren bir düşünce var. Günümüzde kavram olarak da büyük veriden bahsediliyor. Hemen hemen şeyin akıllandırıldığı ve veri kaynağı haline geldiği ve bu devasa dijital veri yığınının kapitalist sistemin rekabetçi ortamında ekonomik bir değere dönüştürüldüğü bir dönemden geçiyoruz. İnsan için yeni ihtiyaçlar keşfetmek ve insanın maddi dünyasını parlatmak için kullanılıyor bu üretilen veri-enformasyon-bilgi. 1974 senesinde Nurettin Topçu şunları söylüyordu: En çok mühendis yetiştiren ve bu günkü maarifin zirvesi mühendislik tekniğinde sanki sembolleşen bir millet, şehirlerinde kümes aralarında dolaşanlar gibi yaşayabiliyor. Bu alanda sıralanacak örneklerin hepsi, her alanda bilgi toplayan ancak düşünmekten kaçan berbat bir gelişmeyi ortaya koyucudur. (Nurettin Topçu, İslam ve İnsan, s.47) Bu durum 40 yıldır çok da fazla değişmedi. Mühendislikte belki daha da seçkin bir noktaya ulaşıldı, ama insanın/toplumun nihai hedefleri konusunda kavrayış eksikliği karşılaştığımız görüntüleri daha da çarpık hale getirdi. İnsanın hedefi; hayatının yegane anlamı olan Allah’ a kulluk içinde güzel ahlaka hayat vermek, toplumunki de insan ilişkilerinin bu eksen etrafında şekilleneceği faziletli bir topluma dönüşmekse, sahip olduğumuz ve hala üretip sahip olmaya çalıştığımız veri-enformasyon-bilgi bu amaca götürücü bir değer taşımıyor. Bu gayelerle muhtemel irtibatları itina ile yalıtılmış bir yığınla karşı karşıyayız. Bu muazzam yığın ekonomik hayatta paraya, sosyal hayatta statüye tahvil edilebildiği oranda üretim/sahip olma hedeflerine ulaşılmış sayılıyor. Şimdilerde bu sürecin zaman boyutu da en kıymetli parametrelerden biri haline geldi; hızlı veri (fast data) diye bir mefhum doğdu. Toplanan verinin anında anlamlandırıp karar vericiler gözünde işe yarar bir hale dönüştürülmesini ifade ediyor bu kavram. Bunu ne kadar hızlı yapabilirseniz, hatta anlık yapmak zorundasınız, para/güç/statü biriktirme rekabetinde o denli kazanan tarafta oluyorsunuz.

 

Sonuç olarak, İslami düşünce içinde hikmet kavramın nüanslarından biri olan bilgi-eylem bütünlüğüne vurgu yaparak kapatalım. Bizi kemale, ruhsal olgunluğa eriştirecek, dünyada var oluş gayesiyle mütenasip hayat sürmemizi sağlayacak bilgiye (ve onun devamı olan amele/davranışa) yer açmamız gerekiyor. Biz, değerli olan şeyin ne olduğunu ve nerede olduğunu hissediyor olsak da devasa bir çöp yığınının içinde kaybolmuş gibiyiz. Çöp yığınının içinden çıkıp ayrılmak, aydınlatan hakikatin arayışına çıkmak zorundayız. 

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ