SAADET ASRI / EĞİTİMİN BAŞLANGICI ‘Zihniyet’ - rahle.org

SAADET ASRI / EĞİTİMİN BAŞLANGICI ‘Zihniyet’ - rahle.org

SAADET ASRI / EĞİTİMİN BAŞLANGICI ‘Zihniyet’


Facebookta Paylaş
Tweetle



Necmeddin Irmak

Hamiyyet el-Cahiliye:

Halet-i ruhiye itibariyle yaşanılan duygusal yoğunluğu ifade eden hamiyyet ke­limesi; aynı zamanda kişinin inanç, hayat, millet, ve benzeri değerlere gösterdiği aşırı ve içten bağlılık ve gayret anlamının kendisine yüklendiği terim olmuştur.

Her tasavvur gibi cahili tasavvur da kendi bağlılarından "hamiyyet" beklerken ve kendi varlığının "himaye" edilmesini isterken öncesinde onların zihni yapılarına bu duygusal bağlılığı ve gayreti de yerleştirmeyi ihmal etmez. Fakat o -camili­ye- kendi insanından beklediği "hamiyyetin" bilinçli bir tercihle değil, körü körü­ne bir itaat ve sevgiyle gerçekleşmesini ister.

Kur'an-ı Kerim; cahiliye önderlerinin ve toplumlarının bu bağlılıklarını örnekle­riyle bize aktarır. Bunun en tipik misali Hz İbrahim (as.) döneminin cahiliye ta­savvurunda ortaya çıkıyor. Putlarının kırıldığını gören ve bundan dolayı Hz İbra­him'i (as.) suçlayan Nemrutçular, Hz İbrahim’in (as.) büyük putu işaret etmesi üzerine kendileriyle muhasebeye girişirler.

" - Bunun üzerine kendilerine -kendi vicdanlarına- döndüler de Doğrusu asıl zalim olanlar sîzlermişsiniz dediler.

- Ama çok geçmeden yine eski düşüncelerine -kafa yapısına- döndüler ve "Muhakkak bunların konuşmayacaklarını sende bilirsin” dediler.

İbrahim "O halde" dedi "Allah'ı bırakıp ta size hiç bir şekilde ne yaran, ne de zararı dokunmayan şeylere mi tapıyorsunuz? Yuh olsun size de Allah’tan başka taptıklarınıza da. Hala aklınızı erdiremiyor musunuz?"

- (Nemrutçular bunun üzerine): "Eğer bir şeyler yapacaksanız yakın onu da tanrılarınıza yardım edin dediler." 21/Enbiya 64-68

Cahiliye insanının ‘‘hamiyyet hususundaki zihniyetinin ve cahili önderlerin bu tipik zihni yapının oluşturulmasında ortaya koydukları eğitim pratiklerinin örnek­lerini Kur’an-ı Kerim’de bolca görebiliriz.

Yine Kur’an-ı Kerim, cahiliye insanının asabiyet ve taassubuna dayanan, cahili­ye çağının kibirli ve öfkeli soy sopçuluğunun duygusal yoğunluğunu kavramlaştıra- rak bize sunar

‘‘Hakikati inkara şartlanmış olanlar -küfredenler- kalplerinde küstahça bir bü­yüklük duygusu; cahiliye ürünü bir duygu, -hamiyyet el-cahiliye- taşırken Allah’da Resulüne ve müminlere iç huzuru -sekinet- ihsan etmiş ve onlara takvayı -Allah’a karşı sorumluluk bilinci- aşılamıştır’ Zaten onlar buna daha layık ve onu pekala haketmişlerdir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir." 48/Fetih 26

Bilahare İslam’ın insan tipinin üzerine inşa edileceği Mekke özelinde ki cahiliye insanın zihni yapısı da bu asabi ve taassubi özelliği fazlasıyla üzerinde taşımaktadır. Söz konusu özellik onlan hakkı kabulde oldukça zorlamış ve ayak diremelerine sebep olmuştur. Oysa onlar kendilerine gelen insanı her şeyi ile bilmekte ve tanı­maktadırlar.

Yine onlar kendilerine gönderilen vahye karşı da, selim akıllannın teslimiyet ar­zusuna rağmen cahili hamiyet duygularıyla tavır almıştılar.

İşte bu cahili hamiyet duygusunun yoğunluğunu aşan, zihni yapısının oluşturul­masını Allah (c.c.) ve Resulüne (a.s.) bırakan insan, İslam’ın yine Mekke süreci öze­linde ilk prototip neslini oluşturmuştur. Bu sefer, insanın fıtratında var olan ve ai­diyet hissinden kaynaklanan hamiyyet tersinden ve bilinçli bir şekilde gerçekleş­miştir.

“Şüphesiz her grup kendi yanında olanla -kendisine ait olan ve olunan- sevinir

 

 

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ