Gazi Çoban
Rabb-i Zül Celal cc, ezeli kelamı olan kitablarında, belirli bir zaman ve mekanla kayıtlı olan hadiselerden bahis konusu yapıyor ki; yaşanılan tecrübe ve ibrete şayan olayların aydınlığı, zaman ve mekanın gölgesinde saklı kalmasın, geleceğin canlılığında yeniden ve yeniden canlanıp Nur oluversin, onu tutup kaldıranlara.. Varlık koridorundakinin ezelden bir fısıltı ile seslenilişi ile, uyanık zihinlere dehşetengiz mesajını bırakmak için sunuluyor, kıssaların en güzel dizgisinde. Kur'anı vahyetmekle kıssanın /kıssa anlatmanın en güzelinin sahibi olduğunu belirtir ayette Sahib-iz Zikr cc. 12/3 Tüm kutsal kitablarda önemli bir yer tutar, geçmiş kavimlerin yaşadıkları, duruşları ve bitişleri...
Kuran bize kıssalarını, bizim kıssaya yükleyegeldiğimiz anlamın dışında farklı anlamlar da yükleyerek sunar. Anlatış tarzı, metodu, zaman-mekan -şahsiyetleri ve dikkat-i calib noktalan ele alışı ile Kuran, klasik kıssa atmosferini aşan bir karakter çizer. Bu tarzın anlaşılmasıyla, kıssaların aydınlatıcı şualarının/ışıklarının daha kolay ve açık şekilde yakalanabileceğini, onların ibrete götüren canlılığının, yaşanılan zamana taşınabileceğini düşünüyoruz
Kıssa; kelime olarak "izi takip olunmaya şayan hal ve hadise"ye denir. Bir haber veya hikayenin kıssa olabilmesi, ardı sıra gidilmeye ve üzerinde düşünülüp ibret alınmaya layık olmasıyla ilgilidir. Kuran da kelime anlamında kullanımı mevcuttur. 28/1
Çoğulu "kasas"dır ki Kur'an da bir sureye isim olmuştur.
28. Sure Surenin başındaki vuruğu, bu anlatım metodunun tercih sebebini izaha kafidir
"Sana Musa ve Fir’avn kıssasından hakkıyla biraz okuyacağız, iman edecek bir kavm için..’ 28/3
NİÇİN KISSA?
Dinin sosyalliği, yani; teoriden ibaret bir faraziye olmadığı, pratik hayata yansıtılmasının fıtrata ve istidada/güç yetirilebilmeye müsaid olmasının en kuvvetli delilidir kıssalar. İbret ve öğüt, kıssa olarak misallenedirilmesiyle ruhlardaki etkinliğini şübhesiz çok daha artırmış olacaktır. Evvelki rasullerin ümmetlerine de kendilerinden evvelkilerin kıssalarının sunulduğu gibi, Hz Peygamber sav ve ashabına da sunuldu ve tüm tarih, vahyin kesilmesiyle en orijinal şekil ve üslûbuyla Kur’an- da kıyamete kadar insanlığın hizmetine böylelikle verilmiş oldu. Sahabe, yaşamın içinde karşılaşıyordu kıssalarla. Dolayısıyla hangi sıkıntı ve ızdırabın ve hangi sevinç ve müjdenin kalplerini yıkadığına tanıklık edebiliyorlardı. Şimdi tüm kıssalar önümüzde ve bizlere hayatımızın hangi açısından sesleneceklerini bekliyorlar. Bu nedenle kıssaların nüzülü sarasında Hz peygamber sav ve ashabının içinde bulunduğu durumun bilinmesi ehemmiyet taşımaktadır.
"Peygamberlerin haberlerinden kalbini tesbit edeceğimiz her türlüsünü sana kıssa olarak anlatıyoruz. Bu surede de sana hak ve mü’minlere mev’ize ve tezkir (öğüt ve ihtar geldi." Hud- 11/120
Belirtilen ayet ile Kur’an , kıssalara atfettiği mantığı dört kelime üzerine oturtmaktadır.
I -Kalbin tesbiti, ki başlama gelen hadiselerle imanlarında bir sarsıntı ve şübhe yaşanmamasını temin ederdi.
2- Peygambere sav gelen hak; evvelkilerin haberlerinin en sahih, katkısız ve yalansız olanıdır Kuran kıssalar. Binlerce sene öncesinden gaybın delhizlerine vahyin önderliği olmadan başka türlü nasıl ulaşılabilir ki
3- Mev'ize; kıssalarda, sıkışan ve şaşkına dönmüş hayatlar için, dümdüz yolun pürüzleşmesine engel olabilecek öğütler mevcuttur.
4- Tezkire; gaflet ve gevşekliğin ilacı olan hatırlatma ve ihtarlar muhtevidir kıssalarda. 20/99
Ayette geçen "kullen-her türlüsünü" ifadesi ise, sayısız hadise içinden bazılan- nın seçilmesi kriterini tesbit eder.
Yani; Kur'an bu özelliklere' sahip kıssalar diğer kıssalar içinden, hayatın tüm açılarını, tüm sınırlannı kapsayacak şekilde seçerek sunar. Bizler, birey veya toplum olarak hayatımızda, karşılığını kıssalarda bulamayacağımız hiçbir hadiseyle karşılaşmayız. Babamızla olan diyalogda Hz İbrahim as ı, çocuklarımızla olan alakamızda Hz Lokman as ı, kadınlar hakkındaki tavrımızda Hz Yusuf as ı temsilen bulabiliriz. Kıssası anlatılan Enbiya-yı Kiram as her yönüyle değil, mozaik taşlan mesabesinde tamamlayıcılığı ile aktanlmıştır.4/164-40/78
Mesela; Hz Zül-Kameyn as ın kıssasında ne tevhid ne de tebliğ ile ilgili sahnelerle karşılaşmayız. Zira yorumu gayet zor hadiseler anlatılır bu kıssada. Çeşitli zamanlara çok farklı boyutlarıyla sunum yapabilen kıssa, bu karakteri ile birlikte tefekkür edilmelidir. Hakeza, Hz Musa as ile Hz Hızır as ın karşılaşması olayı da böyledir.
Geçmiş ümmetlerin yaptıklarından dolayı helak ile yüzyüze kalmalar gerçeğinin, gelecek nesiller için bir hidayet ve irşad vesilesi olması gerekliliği belirtilir Kur'an da bize. Bazı hatalar ve isyanın, toplumların eceli olabileceğinin sunnetullahtaki yeri, yaşayan toplumlar için irdelenmesi gereken ciddi bir formül olarak karşımıza çıkar kıssalarda. 7/100-101
Rasul-ü Ekrem sav, kavmine karşı merhametinin eseri olarak, onları geçmiş kavmlerin başlarına gelenleri hatırlatıyor, Allah’ın cc sonsuz rahmet ve sevgisine davet ediyordu. 11/89-90. Helak olmuş kavimlerin yurtlarının gezilip görülmesinin tavsiye edilmesi, Kur'anın sıkça başvurduğu bir usüldür.
Muttakilere için sabretmenin, sabırlaşmanın gerekliliği ve usulünü de taşır kıssalar. I 1/49
Ashab-ı Kehfin sayısındaki ihtilaf ile bulanmış beyinler, hadisenin temel hüviyeti olan sabır-zafer İkilisindeki güzelliği, Kuranın sunumuyla yakalayabilirler.
Hz Peygamberin sav, büyük çoğunluk tarafından yalanlanması karşısında içine düştüğü menfi psikolojiyi aşması ve inananların önünde sabrın adamı olması da kıssaların hikmetleri arasında sayılmaktadır.6/34
İbret ise; temiz akıl ve Ağlam söz sahipleri/ulu'l-elbab için, tefekkür edildiğinde kıssalardan kolaylıkla çıkarımı yapılabilecek bir sonuçtur. Tabii, inananlar için hidayet ve rahmet olan bir akibet güzelliği ile. 12/111
"Nebi" kelime olarak "haber getiren" manasına geldiği gibi "nebe™ de "haber" manasındadır. Bu kelimeden türeyen isim ve fiiller, kıssaların haber verici yönüne işaret olması hasebiyle de kullanılmıştır.
"Size, önünüzden geçenlerin haberleri gelmedi mi?" 14/9
"İbrahim’in haberini de oku onlara!" 26/70
Benzer şekilde "kassa" fiili de "haber verme" anlamında kullanılmıştır. 6/130- 7/35
Nebe' anlamında kullanılan kıssalara yüklenilen fonksiyon, en genel ifadesini Kamer suresi 54/4-5 de bulmaktadır
"Celalim hakkı için, onlara kıssalardan öyleleri de geldi ki onlarda MÜZDECİR vardır, bir HİKMET-I BALIĞA Fakat uyanlar faide vermiyor."
Elmalı Merhum "müzdecir" kelimesi için,
-vazgeçirecek tehdit sakındıracak öğüt sakınılması gereken acı haber- mana- lannı veriyor.
Hikmet-i baliğa; yani izi takip edildiğinde kurtuluşa götüren hikmetleri muhtevi olan.
Kur’an-ı Kerim, kıssalarını üç farklı formatta sunar
1- Başlangıç ve sonucu aynı dizgide olan kıssa ki sadece Yusuf as ın kıssasıdır, tek bir surede ve fasılasız anlatılır, diğer surelerde değinme ihtiyacı duyulmaz. Bu keyfiyeti ile Hz Yusuf as ın kıssasından "ahsen-i kasas-kıssaların en güzeli" diye bahsedilir -12/3-ki surenin nüzul sebebi olarak da, sahabenin Hz Peygamber as den geçmiş ümmetlere ait kıssa anlatması talebi zikredilir. .
2- Geniş bir hadisenin kesitlere bölünüp farklı yerlerde -nüzul sırası ve mushaftaki yeri itibariyle- farklı bir atmosferde sunulur. Bu bazen- Hz Adem as ın kıssasında olduğu gibi- aynı sahnenin farklı açılardan tekrarı şeklinde de olabilir. Ele aldığı mevzunun kompleks ve girift olmasına rağmen Kur'anın en uzun kıssası olma özelliği ile beraber Hz Musa as ın kıssası dahi, kesitler halinde sunulmuştur. Bu usûl, hadisenin zaman peryotlarındaki sıralamasının değil, mesajın ön planda tutulmasını salık verir.
3- Tek bir bölümde ve tek kesitle sunum. Hz Zü-I Kameyn . Hz Lokman as, Ashab-ı Kehf kıssalarında olduğu gibi. Kıssa anlatılır, mesaj bırakılır ve nihayete erdirilir.
Klasik kıssa anlayışının temel unsurları itibariyle Kur'an kıssalarının karakteristiğinin farklı anlayış geliştirdiğinden bahsetmiştik:
Zaman, coğrafya/mekan ve şahıslar, kıssanın vereceği mesaja direkt katkıda bulunmuyorsa isimlendirilmez. Kıssanın baş kahramanı olmasına rağmen Hz Hızır as dan "salih bir kulumuz" diye söz edilir.
Buna karşılık bu unsurlar simge ve değer ifade ediyorlarsa, özellikle vurgulanır. Hz Musa as a hitaben,"Şübhesiz sen mukaddes bir vadide Tuva" dasın." 20/12
Fir'avn, Haman gibi bir statünün ismi olmuş semboller, şahıslara indirgemeden verilir; Karun ve Samiri ise bir felsefenin öncüleri olmaları sebebiyle özellikle ismen yadedilmişlerdir.
Kur'an kıssalarının en dikkat çekici karakteri ise; insan ve toplum hayatını farklı açılardan aydınlatmasıdır. Tüm Rasullerin ortak paydası olan tevhid ve akidenin tebliği dışında, kıssalar rasulün hayatına kendisine biçilen mesajın perspektifinden bakar.
Hz Şuayb as ın kıssasında ticari ahlakı, Hz İbrahim as ın kıssasında put ve putperestlerle mücadeleyi, Hz Musa as ın kıssasında kıyamın anatomisini, Hz Lut as ın kıssasında dinin cinseliğe bakışı mevzu edinilir. Oysa her rasul veya nebi, hayatı diğer yönleriyle de yaşamış ve problemlerine vahyin ışığında çözümler sunmuşlardı.
Kıssalarda göze çarpan belirgin bir özellik de; kavimlerin helak sahnelerindeki detaydır. Bu vesileyle ruhların titremeye davet edilmesi kolaylaşmış ve gevşekliğin üzerine gidilmiş olmaktadır.
Vahyin insanlara tebliği, rasullerin temel vazifesi olmasına rağmen kıssalar hakkında "bunu kıssa et-kıssa olarak anlat" emrinin, insana ruhu yerleştiren Rabb-i Zi- I Celal cc den gelmesi, bu noktada düşünülmeye değer bulunmalıdır.
Zaman engelini kaldırıp, tarihin seyircisi olma imkanını veren Vehhab Teala'ya hamd ve sena...