Damlayan suyun taşta oluşturcuğu gedik, bir anlık değil, yıllar süren devamlılığın sonucudur. An an düşen damlacıklar, gizlice hiç kendini hissettirmeden gün gelir bir de bakarsınız devasa taşta muazzam bir delik oluşturmuş Hem de kapanması mümkün olmayan bir delik.
TV'deki anlık görüntüler de tıpkı damlaların yıllar süren azimle taşı oyduğu gibi, toplumun değerlenni, hislerini, düşüncelerini yıllar alan azimle(!) bir bir alıp götürüyor. Geriye dönüp baktığımızda her geçen yıl bizden çok şeylerin gittiğini görüyoruz. İşte TV dizileri de, bizim hissedemediğimiz sinsilikte eğlenceyle karışık değerlerimizden bir parçayı yavaş yavaş koparıyor.
Pek çoğumuzun çocuklarıyla oturup izlediği, ne güzel yapmışlar dediği bu diziler sinsi sinsi bizi biz yapan değerlerimizi alıp götürüyor. Hem de bizi de memnun ederek.
Geçen dönem bir özel TV kanalında yayınlanan “İkinci Bahar" dizisi de bunlardan biri. Belki toplumda çok kişinin beğenisini ve memnuniyetini kazandı. Tekrar tekrar gösterildi.
Oysa ki dizide gayrimeşru yolla (evlilik dışı) çocuk edinilmesi gayet doğal, çağımızın ve toplumumuzun normal bir değeri olarak gösteriliyor.
Aynı dizide gençlerin hırsızlık yaparak gelir elde etmeleri meşru gösteriliyor. Hatta Babalığını memnun etmek için hediye ettiği araba; hırsızlık yoluyla elde edilen paralarla alınıyor. Ve bu olay normal bir hadiseymiş gibi gösteriliyor. Adeta çok para gerektiren emellere ulaşmanın yolu çalmaktan geçiyor gibi gösteriliyor.
TRT yeni yıla, yenilenerek (!) ve çok sayıda yerli diziyle girdi. Hepsinin teması da aşağı yukarı aynı: sevgi konulu, çocuksuz, değerleri beğenmeme...
"7 Numara" adlı dizide eğlenceli bir dille Anadolu kültür yapısının yerilmesi, yerine ise modem(!) görünümlü tiplemelerin yerleştirilmesi, örtünmenin dolaylı
olarak yeni hayatta yer almasının mümkün olmadığı görünümünün verilmesi gibi temalar ağırlıkta.
Yıllardır süren “Bizimkiler” ve “Mahallenin Muhtarları" dizileri ise bir şey kazandırmaktan ziyade gündelik hayatta sıkça cereyan eden sahtekarlıklar, dedikodular temalarıyla sıradan bir hava veriyor. Bir birlerin kuyusunu kazan, yardımlaşma ve dayanışmanın arka plana itildiği tiplemelere ağırlık veriliyor.
Kahramanlık destanlarımızı aratmayacak dizilerde yok değil. “Deli Yürek", “Yılan Hikayesi" dizileri bunlardan bazıları. Kurtarılacak bir şeyleriniz varsa çağırın hemen gelsinler. Vursunlar, kırsınlar, delikanlılıklarını ortaya koysunlar.
Hülasa TV dizileri yavaş yavaş ama damlaların taşı oyduğu gibi sinsice bizden birşeyler alıp götürüyor, hem de bizim memnuniyetimizi kazanarak...