Hakan Erdem
- Hz. Peygambere (sav) vahyin inmesi
- VAHY Katipleri ve Kuranın yazılması
KUR'AN: Hz. Peygambere (sav) indirilen, mushaflarda yazılan, tevatürle nakledilen, tilavetiyle ibadet edilen mu'ciz kelamdır.
Kuranın bir başka ta'rifi de şöyledir:
Yirmi üç senelik Peygamberlik müddeti içinde Hz. Muhammed’e (sav) çeşitli vesilelerle, vahy yoluyla zaman zaman Allah (cc) tarafından indirilen sözlerin tamamıdır (toplamıdır).
Yazı ile tespit edilen bu mukaddes mecmuaya mushaf denir.
HZ. PEYGAMBER’E (SAV) VAHYİN İNMESİ
VAHY: Mastar olup; gizli konuşmak, emretmek, ilham etmek, ima ve işaret etmek, acele etmek, seslenmek, fısıldamak, mektup yazmak demektir.
Isıtlahta ise; bir beşer olarak Peygamberin maddi alemden soyutlanıp, manevi aleme yönelmesi ve ilahi hitabı dinleyip alması anlamına gelir. Hakikatini kavramaya imkan yoktur.
VAHYİN BAŞLANGICI
Peygamber Efendimize (sav) vahy gelmeden önce sadık rüyalar geldi.
Buhari’nin Sahih'inde ve diğer sahih hadis kitaplarında geçen hadisi burada zikretmekte fayda var.
Buhari müminlerin annesi Aişe’nin (r.anha) şöyle dediğini nakleden “Peygamber Efendimize gelen ilk vahiy, uyku halindeki sadık rüyadır. Onun rüyaları sabah aydınlığı gibi açık ve net olurdu. Sonra uzlete çekilmekten hoşlandı. Yalnız başına hira mağarasına çekilir, sayılı gecelerde, orada kendisini ibadete verirdi. Ailesi
ne dönmeden ibadetle meşgul olur, orada kalacağı zaman için azığını önceden temin eder, ibadetini tamamladıktan sonrada Hatice'nin evine dönerdi. Bu hali hakkın (vahyin), hira mağarasında kendisine gelmesine kadar devam etti. Cebrail'in (as) uyku halindeki Peygamber Efendimizle buluşması, bilahare uyanıklık halinde yapacağı karşılaşma için bir zemin hazırlama mahiyetindeydi.
Hz. Muhammed (sav) tek bir Allah’ın; güneşin, ayın, yerin, göğün ve bütün canlıların yaratıcısının varlığına, herkesin yalnızca ona kulluk etmesi gerektiğine inanıyordu. Sık sık kalabalık şehri terkedip hira dağındaki mağaraya giderdi. Orada, dünyevi ve günlük hayata ait tüm düşüncelerden uzakta, çok az yiyip içerek tek başına kalmayı seviyordu. Kırk yaşındayken geleneksel inziva ayı olan Ramazanın ikinci yarısında Allah (cc) insanlığa vahyini Cebrail (as) vasıtasıyla Peygamber Efendimize ulaştırdı.
Vahy meleği Cebrail (as) mağaradaki Hz. Muhammed’e (sav) gelerek okumasını emretti. O: "Ben okuma bilmem" dedi.
Resulüllah (sav) buyurdu ki: Sonra melek beni tuttu ve şiddetle sıktı. Takatim kesildi, beni bıraktı ve:
- "Oku" dedi. Ben:
- "Okuma bilmem", dedim.
Beni ikinci defa tuttu ve sıktı, takatim kesildi, sonra beni bıraktı ve:
- "Oku" dedi. Ben:
- "Okuma bilmiyorum” dedim.
Üçüncü defa beni tuttu, şiddetle sıktı, bıraktı ve şu ayetleri okudu:
"Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rab- bin nihayetsiz kerem sahibidir ki, o kalemle öğretendir. İnsan bilmediğini o öğretti. (Alak 1-5)
Daha sonra Peygamber (sav) titreyerek korku içinde evine döndü ve "beni örtün!" , "beni örtün!" dedi, öyle yaptı Hz. Hatice daha sonra başından geçenleri dinledikten sonra Hz. Hatice: "Allah'a yemin ederim ki Rabbin seni hiçbir zaman utandırmaz. Çünkü sen akrabanı gözetirsin, aciz olanların ağırlığını yüklenirsin, fakire verir, misafiri ağırlarsın, hak yolunda Allah'a yardım edersin" diyerek onu teselli etti.
Bundan sonra Hz. Hatice Resulüllah’ın (sav) yanına alıp, amcazadesi Varaka b. Nevfel’e götürdü.
Bu zat cahiliye döneminde Hristiyan olmuştu. İbraniceyi bilir ve İncil’den yazılar yazardı. O günlerde gözleri görmez olmuştu. Hz. Hatice Varakaya:
- "Amcaoğlu dinle bak, kardeşinin oğlu ne söylüyor?” dedi.
Varaka:
- “Kardeşimin oğlu ne var?" dedi.
Resulüllah (sav) olan biteni ona da anlattı. Bunun üzerine Varaka:
- “Gördüğün Allah'ın Musa'ya gönderdiği Cebrail’dir. Ah! halkı yeni dine davet edeceğin günlerde genç olsaydım, kavmin seni çıkaracağı zaman hayatta bulunsam”, dedi.
Resulüllah (sav) :
- “Onlar beni Mekke'den çıkaracaklar mı?" dedi. Varaka:
- “Evet sana geleni getiren hiçbir kimse yoktur ki, düşmanlığa uğramasın. Şayet ben, senin gününe yetişirsem, sana yardım ederim” dedi. Fakat kısa süre sonra vefat etti.
FETRET DÖNEMİ
O sırada bir müddet için vahiy kesilmişti. Vahyin ne kadar süre kesildiği konusunda ihtilaf edilmiştir.
Üç sene, kırk gün, on beş gün diyenler olmuştur. Ne çok uzun ne çok kısa diyenler olmuştur. Muteber olan görüşte budur.
VAHYİN GELİŞ ŞEKİLLERİ
1. Sadık rüya.
2. Hz Peygamber (sav) uyanıkken meleğin görünmeden kalbine ilkası.
3. Cebrail’in (as) delikanlı insan suretinde gelmesi (en kolay şekli budur) çoğunlukla sahabeden Dihye (ra) suretinde gelmiştir.
4. Meleğin görünmeksizin çan sesine benzer bir sesle vahyi getirmesidir ki, Hz. Peygambere (sav) en ağır gelen vahiy çeşididir. Azab ayetleri vb. bu çeşit vahiyle inmiştir.
Bu sırada Peygamber Efendimiz (sav) titrer, heybet içinde olurdu.
5. Cebrail’in asıl şekliyle gelmesi. Bu durum Hira mağarasında ve miraç hadisesinde olmak üzere iki defa gerçekleşti.
6. Hz. Peygamber (sav) uyanıkken Allah celle ile konuşması. Miraçta vuku buldu. Namazın farz kılınması, bakara suresinin son üç ayeti bu sırada gerçekleşti.
7. Cebrail’in (as) Hz. Peygamber (sav) uykuda iken vahyi getirmesi.
VAHY ESNASINDA PEYGAMBER (SAV)
Vahyin gelişi esnasında Hz. Peygamber (sav) titrer, soğuk günlerde dahi terler, deveye binmişse deve çökerdi. Bir defasında Zeyd b. Sabit'in (ra) dizi Hz, Peygamberin (sav) dizine bitişikken vahiy gelmişti de, şiddetli sarsıntıdan dolayı dizinin kırılacağını zannetmişti.
VAHY KATİPLERİ VE KUR’AN’IN YAZILMASI
Yirmi dokuz kadar olduğu söylenir. En meşhurları: Hz. Ebu Bekir (ra), Hz. Ömer (ra), Hz. Osman (ra), Hz. Ali (ra), Hz. Muaviye (ra), Zübeyr b. el-Avvam (ra), Said b. el-As (ra), Amr b. el-As (ra), Ubey b. Ka'b (ra), zeyd b. Sabit (ra).
Bu göreve en çok bağlanan iki kişi; Hz. Muaviye (ra) ve Zeyd b. Sabit'dir (ra).
KUR’AN NELERE YAZILDI?
1. Hurma dallan.
2. İnce beyaz taşlar.
3. Kürek kemikleri.
4. İşlenmemiş ince deri parçaları.
5. Tahta, çanak-çömlek parçalan.
6. Mısır papirüsünden yapılmış “KIRTAS" adı verilen kağıt.