Aslında Kandıramazsın - rahle.org

Aslında Kandıramazsın - rahle.org

Aslında Kandıramazsın


Facebookta Paylaş
Tweetle

Fikri GÜLSOY 

 

Beni kandıramazsın. Benim de senin gibi aklım, gözüm var. Ben de senin düşündüklerini düşünebiliyor, senin gördüklerini ben de görebiliyorum. Sen kendi zaviyenden meseleye bakarken ben de başka zaviyelerden yaklaşabiliyorum. Ben senin bakış açını da anlıyorum ama senin ne büyük bir çifte standart içinde olduğunu da görüyorum. Ben seni sürekli izliyorum. Senin geçmişini biliyorum, oyunlarını biliyorum. Bu sebeple de bugünkü işlerinin iç yüzüne bütünüyle hâkimim. Beni kandıramazsın.

Beni kandırırsın. Bazen acılarımı, bazen zor durumda kalışımı, bazen zaaflarımı, bazen heveslerimi, bazen hırsımı, bazen öfkemi, bazen hasedimi, bazen bilgisizliğimi, bazen acizliğimi, bazen günahı, bazen dünyayı kullanırsın beni kandırmak için, ben de kanarım. Öyle yaldızlı vesveselerin var ki sana hak verip inanırım. Zaman zaman istediğin çıkarı elde etmesem ölürsün, demene inanırım. Bazen bir lahza hevesi sonsuzluğun yolu olarak karşıma çıkarırsın, inanırım. Öfkemin gereğini yerine getirmesem yerin dibine batacağımı söylersin, inanırım. Bazen üç kuruşluk bir fayda için milyon çam devirmenin gerekli olduğunu fısıldarsın, inanırım. Muğlâk bildiğim bazı şeyleri öyle iddialı ifade edersin ki, peşinden gelirim.

Beni kandırırsın. Kandırman kısa sürer, sadece bir an. O anı kurtarmak için yalan söylersin, beni kandırırsın. İnandırabilmek için abartırsın, eksiltirsin, korkutursun, sevdirirsin, nefret ettirirsin,

umutlandırırsın … sana inanırım. Kandırmak için dürüst imajı verirsin, mert imajı verirsin, delikanlı imajı verirsin, yalandan ürperen bir insan imajı verirsin, dobra adam imajı verirsin, kanarım. Bütün bu kandırmalar uzun sürmez, zamanla gerçek ortaya çıkar.

Aslında beni kandıramazsın, kendini kandırırsın. Beni kandırmış gösterebilirsin. Ben de zahiren kanmış gibi görünebilirim.  Sen de beni kanmış sanabilirsin. Tahminlerinle benim sana inandığıma hükmetmiş olabilirsin. Gördüklerinle sana inandığımı düşünebilirsin. Yaptıklarımla sana inanmış gibi görünebilirim. Aslına bakarsan senin vicdanın da sana isyan ediyor. Sen beni kandırsan da kandıramadığını biliyorsun. Kanmış olsam da aslında sen iç dünyanda bu meseleyi halledebilmiş değilsin, içten içe vicdanını kanatıyor bu yaptığın. Bütün dünyayı kandırsan kendini kandıramayacaksın hiçbir zaman. Herkesi inandırsan kalbine söz dinletemeyeceksin, sana isyan edecek.

Hey beni kandırmaya çalışan! Benliğim misin, şeytan mısın, insan mısın, cin misin?  Aslında kandıran kandıramıyor çünkü vicdan isyan ediyor, akıl isyan ediyor, hak isyan ediyor. Aslında kanan kanmış olmuyor çünkü her şeyi biliyor, bütün oyunları biliyor. Bir an düşmüş ya da zorda kalmış olduğundan şu anda orada sadece. O an bitince problem kalmayacak. Kanan kanmıyor çünkü kansa da vicdanı bütün bu olanları kabullenmiyor aslında. Sonuçta kanan da yok, kandıran da yok aslında. Hak ortada.

Onlar sanıyorlar ki,
Biz sussak mesele kalmayacak.
Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak..
Tarih sussa, hakikat susmayacak.
Onlar sanıyorlar ki,
Bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.
Hâlbuki
Bizden kurtulsalar,
Vicdan azabından kurtulamayacaklar,
Vicdan azabından kurtulsalar,
Tarihin azabından kurtulamayacaklar.
Tarihin azabından kurtulsalar,
Allah'ın gazabından kurtulamayacaklar
.”¹

Sen kandırsan ben kanarım. Ben kansam sen kandırmış olursun. Aslında ise ben sana kanmam, sen de beni kandırmış olmazsın. Gerçekte senin vicdanın da inanmıyor yaptığına. Herkesi kandırsan hakikat yine aşikârdır, ortadadır.

(Lokman, öğütlerine devamla şöyle demişti:) Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.”²

Dipnotlar:

1. Sezai Karakoç

2. Lokman: 16.

 

 

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ