KORKU ve KULLUK ÜZERİNE • I - rahle.org

KORKU ve KULLUK ÜZERİNE • I - rahle.org

KORKU ve KULLUK ÜZERİNE • I


Facebookta Paylaş
Tweetle



Mehemmed Karamolla

....Onlardan korkmayın, Benden korkun " KURAN-I KERİM (I)

İnsan hayatını derinden etkileyen, yönlendiren ve şekillendiren başlıca duygu­lardan biri hiç şüphesiz korkudur. İnsanın yaratılışından beri bu duygu onu şu ya­da bu şekilde hareket etmeye veya etmemeye, şöyle ya da böyle tavır almaya ve­ya almamaya sevk etmiştir. Hayat içerisindeki konumunu yahut hayatın, önüne getirdiği ve kaçınılmaz gibi gözüken durumlara karşı duruşunu belirlerken korku­lan hep birinci etken olmuştur.

Yine insanın vazgeçilmez özelliklerinden biri de kulluk arzusudur. Her ne şe­kilde olursa olsun insanın bu arzudan vazgeçmesi, reddetmesi imkansızdır. Kullu­ğun birinci unsuru olan 'ilah', bütün ‘ilahlar (hak ilah ve batıl bütün ilahlar) reddolunduğunda oluğunda bile varlığını devam ettirir. Zira bu durumda insan ken­di nefsini -heva ve hevesini- ilahlaştırmıştır. (2)

Öte yandan bu dünyayı yaratan, insanı yaratıp bu dünyaya indiren zat (c.c) dünya hayatı için temel bir kural koyuyor. Her şeyin ama her şeyin karşılığı var. (3) Ayrıca O, (c.c.) yaratılmış olmanın, yaradanın ve yaratılanın ayırdına varmanın yani imanın bedeli olduğunu haber veriyor. (4)

Gerçek anlamda bedel ödemenin devreye girdiği her zaman, insan zaafiyetinin belirgin bir şekilde ortaya çıktığı korku hali ve korkunun psikolojik türevleri de kendisini gösterir.

Netice olarak-ilah-insan-korku-kulluk zinciri, insan hayatının ve insanın bu ha­yat içerisindeki konuşlanmasının başat vasfı olarak karşımızda durmaktadır.

Bizim üzerinde durmak istediğimiz husus, bu vasfın psikolojik tahlili değil dün­ya hayatına yansımalarının bir yönüdür.

İnsan, yaratıldığı andan itibaren kendine düşman kazanmıştır. Gerçi bu kaza­nım kendi gayreti ile olmamış aksine kendisi düşman bellenmiştir. Farklı bir var­lık kategorisinden olan şeytan-İblis; ALLAH katında insana -Adem- biçilen değe­ri kabullenmemiş ve kendi konumunun sarsılmasına sebep olan bu yeni varlığa savaş ilan etmişti. (5)

Şeytanın ilan ettiği bu savaşta değerlendirdiği en önemli ve belki de tek silahı insanın zafiyetleridir. İnsanın iç aleminde nefs, ruh yaşadığı zayıf yönlerini, arzu ve emellerini, korku ve ümitlerini v.s çok iyi bilen ve tahlil eden (6) şeytan, ona bu yönlerinden yaklaşmış (7) ve fakat onun üzerinde mutlak bir otorite ve sulta sa­hibi (8) olmak hakkına sahip olamamıştır. Ama insan, tarih boyunca zaafiyetlerine teslim olduğu her zaman ve mekanda şeytana, kayıtsız şartsız kulluğa yönelmiştir.

Bu kulluk çoğu zaman doğrudan şeytanın zatına yönlendirilmiş bir kulluk de­ğildir. Haddi zatında şeytan, böyle olmasını da istemez. Zira bu takdirde oyu­nunun çok çabuk bozulacağını bilir. Bunun yerine, kulluğun yöneltildiği varlıklar ne kadar çok olursa şeytanın etkisi o oranda perdelenmiş olur. Bu sebeple şeytan, kendi yerine ve kendi önünde başkalarını ilahlaştırarak insanların önüne süren ki­mi zaman bu bir insandın kimi zaman bir çıkar düzenini perdeleyen batıl bir an­layış ve pratiklerdir.

Yukarıda ifade edilen şeytan-insan arasındaki düşman belleme olgusu ontik- varoluşsal-bir olgu iken, bu durum aynı varlık kategorisinde olan insan insan ilişkisinde daha çok çıkar amaçlı cereyan etmiştir. Esasen bu çıkar amaçlı mücade­lenin temelinde de şeytana kulluğun temel vasfı olan ilahlaşma duygusu yatar. Bu duygu ile hareket ederek şeytanlaşanlar için de şeytanın tüm insan cinsini düşman bellemesinde olduğu gibi, kendi cinsini düşman görme anlayışı ortaya çıkmakta­dır. İlahlaşma duygusu, şeytanın en baştaki amacını gerçekleştirmede onun işini kolaylaştırmıştır. İnsanların, ALLAH (c.c.)' ın uluhiyeti yerine başka varlıkların ilah- lığını onaylaması, beraberinde kulluğun en belirgin yansıması olan itaatinde diğer varlıklara yöneltilmesine neden olmuştur ki; bu sonuç kaçınılmazdır.

İtaat fiilini ortaya çıkartan iki unsur vardın a- itaat eden b- itaat edilen

Kuran bize pek çok ayetinde itaatin bu anlamıyla yani kulluk anlamıyla ya AL­LAH 'a (c.c.) veya tağuta (9) yapılacağını bildirir. (10)

Ayrıca Kuran, tağut bağlamında itaatin bir yönüne daha vurgu yapan

Hükmetmek. (II)

I -.... "Bu gün kafirler sizin dininizi terkedeceğinizden artık ümitlerini tamamen kestiler, öyleyse, onlardan korkmayın, yalnız benden korkun! Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim, size olan nimetimi tamamladım ve İslâmî sizin dininiz olarak belirledim ...." MAİDE 3

2-                    "Sen hiç kendi heva ve hevesini ilahlaştıran birini göndün mü? Şimdi böyle
birinden de sen mi sorumlu olacaksın?” 25/ FURKAN 43

3-      "Her kim zerre miktarı hayır işlemiş ise, onu görecek, kim de zerre miktarınca bir şer işlemiş ise onu görecektir." 99/ ZİLZAL 7-8

4-      "İnsanlar sadece inandık demeleriyle bırakılacaklarını ve sınava çekilmeye­ceklerini mi sanıyorlar?" 29/ ANKEBUT 2

5-      "(Bunun üzerine İblis) Madem ki, beni çıkmamı istedin, bende gidip senin doğru yolunun üzerinde onlar için pusuya yatacağım" dedi. 7/ ARAF 16

"Siz ey adem oğulları size demedim mi şeytana tapmayın, o sizin için apaçık düşmandır." 36/ YASİN 60

6-      "Bunun üzerine şeytan onlara (o ana kadar) farkında olmadıkları çıplaklıklarını göstermek amacıyla fısıldayıp:" Rabbinizin sizi bu ağaçtan uzak tutması, yal­nızca siz iki melek olmayasınız ya da sonsuza dek yaşamayasınız diyedir" dedi.

Ve onlara:" ben gerçekten iyiliğinizi isteyen biriyim" diye de and verdi.

Ve böylece onları yanıltıcı düşüncelere yönlendirdi...." 7/ ARAF 20-21 -22

7-      (İblis) "Ve onların önlerinden arkalarından hem açıktan açığa, hem de akıl­larının ermediği yöntemlerle, sağlarından ve sollarından sokulacağım; ve sen on­lardan çoğunu nankör kimseler olarak bulacaksın." 7/ ARAF 17

8-      "Şüphesiz onun -şeytan- iman edip Allah’a tevekkül edenler üzerinde bir nüfuzu / etkisi yoktur. Onun yalnızca kendisini izlemeye istekli olanlar ve (Allah'a) ortak koşanlar üzerinde etkisi vardır.” 16/ Nahl 99,100

9-       Tağut’ kavramıyla alakalı daha özlü bilgi için Rahle sayı 16 Süha Serin Be­yin yazısına bakınız.

10-       "Gerçek şu ki, biz her toplumun içinden ALLAH' a (c.c.) kulluk edin , tağuttan kaçının (mesajıyla gönderdiğimiz) bir elçi çıkardık". 16/ NAHL 36

11 - "Ey Peygamber. Sana ve senden önce indirilene inandıklarını iddia eden (ama öte yandan) tağutun hakimiyetine teslim olmakta bir beis görmeyenleri görmez misin? Üstelik tağutu reddetmekle emrolunmuşlardı. Şeytan ise onları derin bir sapıklığa yöneltmek istiyor." 4/ NİSA 60


Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ