İsraf kavramı "şerefe" kökünden türemiştir. Kelime anlamı, her hangi bir işte sınırı aşmak, aşın olmak demektir.
Kur'an-ı Kerim, aşırıya kaçan, harcamalannda ve davranışlarında dengeyi kaçıran kimsenin yaptıklarını hoş görmemektedir, israf, sapmalann, bozulmalann, haksızlıkların, bozgunun kaynaklarından biri olarak gösterilmektedir.
israf insanı sevgi ve şefkatten uzaklaştırmakta, bencil, muhteris, gururlu ve kibirli yapmaktadır, israf, Allah’ın mülkünü gayenin dışında kullanmaktır. Bu tür gereksiz harcamalar, kaynakların topluma faydalı olmayan malların üretimde kullanımına yol açmakta ve ekonominin sosyal verimini düşürmektedir. Diğer yönden israf, imkanı kıt olanların ruhlarını rahatsız etmekte, öfke ve kıskançlık doğurmakta ve böylece sosyal huzursuzluklara yol açmaktadır.
israf aynı zamanda inkarcılarında bir sıfatıdır. Çünkü onlar helal ve haram ölçülerini tanımazlar. Kulluk yapmaları gerekirken Allah’ın ölçülerini çiğneyip geçerler. Davranışlarında normal sınırı gözetmezler ve konulan ölçünün ötesine geçerler.
"(Salih onlara dedi ki:) Allah'tan korkun ve bana itaat edin. O müsriflerin emrine uymayın. Onlar yeryüzünde bozgunculuk yaparlar ve ıslah etmezler." (Şuara 149-151)
Kendilerini uyarmak üzere gelen Salih (as) a karşı Semud kavminin tavrı ibret verici bir israf örneğidir.
Aynı zamanda Lut kavmi de müsrif bir kavim olarak nitelendirilir. Bunun nedeni de fıtri ihtiyaç olan şehvetlerini kadınlarda değil de erkeklerde tatmin etme yoluna gitmeleridir.
"Lut'u da gönderdik o zaman kavmine dedi ki: ‘Sizden önce alemlerde olmayan fuhşu yapıyorsunuz. Siz kadınları bırakıp erkeklere gidiyorsunuz. Evet siz israf- çı (müsrif) bir kavimsiniz’." (Araf 80-81)
İslam, insanın hayatına her konuda bir denge getiriyor. İnançta, amelde, ahlakta, kazanmada ve harcamada, duygularda, nefret ve sevgide, hep orta yolu tavsiye ediyor. "İslam ümmeti vasat bir ümmettir." (Bakara 143) Yani, orta yolu isteyen, dengeli ve hayır yolları üzerinde olan bir ümmettir. Bu ümmetin mal konusundaki tutumu da dengelidir, harcamalan da ölçülüdür.
Kuran ne aşırı harcamayı ne de cimriliği hoş görmemektedir. Allah Teala "Elini boynuna alarak bağlama, tamamen de saçma, sonra kınanmış bir şekilde oturup kalırsın." (Isra 29) Nitekim, Rasulü Ekrem (sav) de: "işlerin en hayırlısı orta olanıdır." buyurmuştur.
Kuran da israf kelimesinin yanında birde ‘bezr’ kavramı kullanılmaktadır. Bezr, malı saçıp savurmak, gerektiği yerlere sarfetmemek, yerli yerinde ha-camamak anlamına geldiği için israfa yakın anlamlıdır. Allah (cc) şöyle buyuruyor
"Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. Bezr ederek saçıp savurma. Çünkü bezr edenler şeytanın kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı nankördür." (Isra 26-27)
Ayette açık olduğu üzere israf, Allah'a karşı nankörlüktür, nimete küfürdür ve bu durumda şeytanın kardeşi olunmaktadır.
İsraf kişiyi ağır vebal altına sokar. Esasen genel olarak itidal ve tutumluluk İslam'ın ibadetlerde bile öğütlediği temel bir ilkedir. Bu yüzden İslam ahlakı, ‘abdest alırken suyu gereğinden fazla kullanmayınız', ‘sofranız sade olsun, tıka basa doymadan kaşığı bırakınız’, ‘giyiminiz temiz ve sade olsun’, ‘ev eşyanız lükse kaçmasın', 'genel olarak harcamalarınızda ne eli sıkı olunuz nede saçıp savurunuz' şeklinde ilk bakışta basit gibi görünen bazı talimleri ile insanları hayatın her alanında tutumlu olmaya, bütün iktisadi kaynakları en yararlı ve rasyonel bir şekilde kullan-
maya teşvik etmiştir.
İsraf etmemek; yiyip içmemek, giymemek ve harcama yapmamak anlamına gelmez. Nitekim zengin bir insanın, Rasul'ün huzuruna darmadağın, pejmürde bir şekilde gelmesi üzerine şöyle buyurmuştun
"Yiyiniz, içiniz, sadaka veriniz ve giyininiz. Ancak kibirlenmeyin ve israf etmeyin. Şüphesiz Allah, nimetinin eserini kulunun üzerinde görmek ister" buyurmuştur.
Öyleyse insanlar Allah'ın nasip ettiği helal yiyecekleri ve eşyalan kullanacaklar ama israf etmeyecekler ölçüde ve eşya kullanımında aşırıya kaçmayacaklar.
"Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıkları bağışla." (Ali Imran 147)