MODA VE ZİHNİYET - rahle.org

MODA VE ZİHNİYET - rahle.org

MODA VE ZİHNİYET


Facebookta Paylaş
Tweetle


Furkan Sancaklı

Kitap Kritik

Bugün bir kısım Müslümanlar,  modanın kendileri için belirlediği “güzel”e tabi olmak gibi masum karşıladıkları bir gerekçenin ardına sığınmaktalar.

Sosyolog Fatma Karabıyık Barbarosoğlu’nun* doktora tezi olan “Modernleşme Sürecinde Moda ve Zihniyet”, modaya alışılmışın dışında bir perspektifle yaklaşmakta ve bu yönüyle moda üzerine yazılmış eserler içinde farklı bir yer edinmektedir. Modanın eleştirilemez olarak kabul edildiği bir zamanda konuyu eleştirel bir yaklaşımla irdeleyen eser, bu yönüyle meraklıları için önemli bir çalışma hüviyeti taşımaktadır.  

İlk bölümde kavramlar ve genel tarihi süreç ele alınmıştır. Yazar geleneksel zamanlarda moda olgusundan söz edilemeyeceği tespitini yapmakta ve modanın tarihini modernizmin tarihi ile paralel tutmaktadır. Buradan hareketle de kitabına modernizm olgusunu ele alarak başlamakta. Ardından moda olgusu ve tarihsel süreci açıklanmaktadır. Moda olgusunu sadece giyim kuşam olarak ele almamak gerektiği belirtilerek zihniyetlerde meydana getirdiği değişmelere dikkat çekilmektedir. Zihniyet değişimi modayı tetiklemekte, yayılan moda anlayışı da zihniyetlerdeki değişimi hızlandıran bir rol üstlenmektedir.

Bu bağlamda yazarın yaptığı tespitler büyük önem taşımaktadır. Moda sadece “daha güzel giyinebilme”nin ifadesi olarak algılanmakta olduğu için zihniyetlerde meydana getirdiği erozyon maalesef fark edilememekte. Bu durumun doğal sonucu olarak fikri ve kültürel değerlerimiz biz farkında olmadan modayı belirleyen zihniyet ve kültüre doğru evrilmektedir.  

Bu durum dindar kesim için de git gide geçerli hale gelmektedir. “Müslümanlar her şeyin en güzeline layıktır” anlayışını adeta bayraklaştıran bu kesim, moda rüzgârı ile savrulmakta bir beis görmemektedir. Modanın kendileri için belirlediği “güzel”e tabi olmak gibi masum karşıladıkları bir gerekçenin ardına sığınmaktadırlar. Bunun doğuracağı zihni, kavramsal ve kültürel yozlaşmayı da kabullenmiş bir tablo çizmektedirler. “Tesettür”ün defilesinin icadı bu durumun acı bir ispatı niteliğindedir. Zira kendini sakınmanın, gizleyip korumanın adı olan tesettür, teşhirciliğin ve pazarlamanın ifadesi olan defilelere alet edilir olmuştur. Oluşturulan “İslamî moda” ile tesettür asli anlamından kopartılarak kimi “dindar”lar için kendini çevreye daha şık ve güzel “sunma”nın metaı haline getirilmiş bulunmaktadır.

Bu bölümde yazar modanın sanayileşme ile ilişkisine de değinmektedir. Sanayileşme ile ortaya çıkan makineleşme ve bunun paralelinde toplu üretim-tüketim modanın geniş halk tabakalarına kadar yayılmasına zemin oluşturmuştur. Bu dönemlere kadar halkın literatüründe moda diye bir kavram yoktur. Moda seçkin sınıfa mahsus bir olgudur. Bu dönemlerden itibaren geniş halk kitlelerinin tüketim köleleri haline getirilmesini hızlandıran, kolaylaştıran bir olgu olmuştur moda.

İkinci bölümde modanın psikolojik boyutlarına değinilmektedir. Bu da hem bireysel psikoloji hem de kitlesel psikoloji üzerinden yapılmaktadır.

Üçüncü bölümde sosyal hayattaki değişme ve moda ilişkisi irdelenmiştir. Fransız ihtilalinin ve sanayileşmenin tetiklediği

sosyal hayattaki kimi değişmelerde modanın kimi zaman etkileyen kimi zamanda etkilenen olarak sürece aktif bir şekilde katıldığını ortaya koymaktadır yazar. Nüfus yapısında meydana gelmeye başlayan değişim, teknolojik değişiklikler, iş hayatındaki değişmeler, kadının iş hayatına aktif katılımının hızla artışı, turizmin yaygınlaşması gibi değişen sosyal düzendeki olgularla moda arasındaki etkileşim açıklanmaya çalışılarak mevzu zenginleştirilmiştir.

İkinci ve üçüncü bölümlerde moda olgusunun böyle etraflıca işlenmesi hem etkilerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayan hem de önemini daha iyi ortaya koyan bir işlev üstlenmiştir.

Dördüncü bölüm ile birlikte konuya bu topraklar özelinde yaklaşılmıştır. Bu yapılırken de bizi daha çok ilgilendirdiği için olsa gerek üzerinde daha fazla durulmuştur. Bu bölümde genel olarak Osmanlı modernleşmesi (ve ardından da Türk modernleşmesi) üzerinde modanın tesiri üzerine durulmuştur. Öncelikle Osmanlı’daki mevcut giyim anlayışı örnekleriyle açıklanmış daha sonra da modernleşme ile birlikte giyim anlayışı üzerindeki hızlı değişim ortaya konmuştur. İslami bakış açısı ve işlevsellik ön planda tutularak oluşturulan giyim anlayışının, batılılaşma ile birlikte köklerinden giderek koptuğu görülmektedir. Tabi bu geçiş kimi sancıları da doğurmuştur. Eserde o dönemin fotoğrafı çekilerek farklı kesimler arasında yaşanan tartışmalara yer verilmiştir. Özellikle Batılılaşmaya çalışan kesim ile köklerine sadık kalmaya çalışan kesimin kimi yayın organ-

larında neşredilen fikirlerine yer verilmiş ve dergiler üzerinden döneme ışık tutulmuştur. İstiklal Harbi sonrası devrimleri batılılaşma sürecini hızlandırmış ve kısa zaman içerisinde moda tam anlamı ile benimsenmiş, batının kopyası bir giyim anlayışı hâkim kılınmaya çalışılmıştır. Bu toprakların günümüze gelene kadar ki modaya entegre olma süreci -özellikle farklı dönemlerde yayınlanmış kadın dergileri üzerinden dördüncü bölümde etraflıca açıklanmıştır.

Özetle eser moda olgusunun masumiyet etiketini indirmekte, fikri, kültürel ve sosyal dönüşümün önemli bir ayağı olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır. Tarih içinde yaşanan modaya uyum sürecini açıklayarak aslında bir nevi günümüze ışık tutmaktadır.    

Yazarın ayrıca “İmaj ve Takva” ile “Şov ve Mahrem” adlı eserleri de Müslümanların modern dünyanın değerlerine adapte olma süreçlerine ve bu süreçte ortaya çıkan çelişkilere dair önemli sosyolojik tespitler barındıran istifade edilesi kitaplardır.

*Fatma Karabıyık Barbarosoğlu: İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümü mezunudur. “Tasavvufi eğitimin değerlendirilmesi” teziyle yüksek lisansını tamamladı. “Modernleşme sürecinde moda ve zihniyet” tezi ile de sosyoloji doktoru oldu. Hikâye, roman, deneme, inceleme gibi türlerde yayınlanmış birçok eseri bulunmaktadır.

 

Copyright 2018 © RAHLE DERGİSİ